Bu kavmi (etnik) adların esası ve gelişmesi hakkında yazarlar tarihin derinliklerine inerek geniş şekilde bilgiler vermişlerdir. Bense-benlik olmasın-burada konuyu başka bir açıdan ele almak istiyorum. Yazılarımda her zaman Türkmen sözü yerine Türkman sözünü kullanmamın sebebini bu makalede az çok izah etmeye çalışmışımdır.
Şöyle ki bir gün tesadüfen kendisiyle görüştüğüm de-ğerli eğitimci ve bilim adamı Cafer Hayyat bana şu soru-yu yöneltmişti: Acaba Türk ile Türkman arasında ne gibi bir fark var? Ben de ona kendi suali türünden şu soruyu yönelttim: Ya Arap ile Urban arasında ne fark var? Hay-yat: ‘’hiçbir fark yoktur. ’’diye söylemesi üzerine ben de ona aynı şeyi, yani ‘’Türk’le Türkman arasında hiçbir fark yoktur.’’ Dedim. Hayyat bu yanıtımı benimsedi.
Ben yazılarımda Türkmen ve Türkman sözlerinden sondakini tercih ederek kullanmamın sebebini anne ve babamın, konu ve komşularımın, hulasa tüm soydaşları-mın konuşma ve söyleşilerinde hep Türkman lafzını kul-lanmalarına atfetmekteyim. Hatta bu adı doğuşundan beri Fürs, Arap ve Avrupa halkı bile eserlerinde hep (manalı)lı olarak saptamaktadır. Halkımızın, yazı dilinde geçen bir sözün imlasında tereddüde düşmesi durumu da öz diline başvurarak ima veya fikir birliğine yakın kulla-nılan ortaklı sözlerden yararlanması doğru olur. Elmayı alma, kardeşi kardeş biçiminde yazması uygun ve daha uyumludur. Halkın temiz dili sözlük dilinden daha asli-dir; çünkü sözlükler esasta halkın dili üzerine kurulmuş-tur. Yazarlar Türkmen adını bilmem ne zamandan beri kullanmaktadır? Anlaşılan ses uyumunu düşünerek bunu öyle yapmışlardır. Ama Türk adının, aslında Turk olarak telaffuz edilmek ihtimali bulunduğundan halkımız da Türk kelimesindeki “ü’’ sesini “u’’ ye yaklaşan bir sesle telaffuz etmiştir. Biz de bunu pek yaygın olan Türk laf-zıyla uyarlı görerek “ü’’ sesiyle Türkman biçiminde yaz-mak durumunda bulunduk.
Her halde bu makale de ileri sürdüğümüz halk dilin-den yararlanma davasını aşağıdaki fıkra ile belirtmek yerinde olmuştur. Türkiye de yeni harfleri kullanmaya başladıklarında bir ara dilciler cumhuriyet kelimesini “u’’ ile mi yoksa ü’’ ile yazmayı tartışmışlardı. Aralarında Atatürk’ün de hazır bulunduğu toplantı da tartışmalar uzayınca Ata yerinden kalkıp dışarıya çıkar. Nereye gitti-ğini merak eden heyet üyeleri onun bu tartışmalardan bıkkınlık duyduğunu sezerler. Ama onun, konuyu güzel bir vesile ile kesin bir şekilde sonuçlandırdığına tanık olurlar. Şöyle ki dışarıya çıkan Atatürk yoldan geçen bir-kaç köylüyü toplantıya çağırarak kendilerine yeni kuru-lan devletin şeklinin ne olduğunu sorar. Onlar da hep cumhuriyet diye bağırırlar. O zaman Atatürk heyet üyele-rine dönerek sözü edilen kelimeyi onların telaffuz ettiği biçimde yazmalarını önerir. Üyeler de bu görüşü yerinde görerek Cumhuriyet’in imlasını “u’’ ile saptarlar.
Türkmeneli dergisi, Kerkük
Sayı, 15, Nisan 2009, s,2-6