Fuat Hamdi
Edebiyat ve Sanat Tarihçisi Yönleriyle: Ata Terzibaşı
Sn. üstadımız Ata Terzibaşı’nın, meslek itibari çok başarılı, her şeyden önce adalet yanlısı bir avukat olduğunu burada belirtmek malûmu ilamdan başka bir şey değildir. Çünkü burası, değil yalnız erbabınca, belki Kerkük şehri içinde herkesçe malumdur. İnce, ağır, içinden zor çıkıla bilinen, hukuk işlerinde dava sahipleri ilk önce ona başvurur. Artık iş bu gibi bir zatin davasında ne üzerine dereceye kadar haklı olup veya olmadığını takdire kalır doğrusu üstat nazarında. Onun görüşüne göre, eğer haklı değilse, davasına imkânı yok vekâlet edemez. Çünkü gende Terzibaşı’nın felsefesine göre, ortada davayı kazanmak yok, hak kazanmak vardır. Hak ve hakikatin meydana Gecen çıkmasına yardım vardır o kadar! Yani hak sahibi hakkini almalı, haksız cezasını çekmeli.
Bu hususta bu kadarla yetiniyorum. Artık gelelim sanatçı ve edebiyatçı tarafına olmadı Daha ince bir tabirle, bu iki sahada tarihçiliğine şimdi elimin altında duran (Kerkük şairleri) ciltleriyle (Kerkük havalar), (Kerkük Horyat ve Manileri) gibi yapıtlarını, bir az imkân ile inceleyecek olursak, hâddim olmayarak söyleyebilirim k bu değerli eserler şöyle sıradan okuyucuyu memnun etmekle kalmayıp, ilgili fakülte üstatlarını profesörlerini imrendirecek en azından takdirlerini kazanacak mastar, doktora tazeleri olmaya layık, çok uzun emek yorgunluk ve titizlik ürünü şeylerdir Hele şairler ve yapıtları hakkında verdiği değerlendirmeler son derece tarafsız, yerinde ve salahiyet (Kerkük şairlerini) okurken, ben asil bu noktalar özerinde durmakta ve hayran kalmaktayım doğrusu. Bir de yorgunluk duymadan, bezginlik nedir bilmeden, aldırmadan, kaynak arkasınca koşmak, tasnif etmek, incelemek, insan takati üstü çaba sarf etmek, çok çok takdire değer himmettir doğrusu. Horyat ve manilere gelince, bu daha zor bir başarıdır desem, tam bir gerçeği ifade etmiş olurum. Çünkü bu bizim elde daha işlenmemiş bir konu idi.
Kaynak diye elde bir şey yok. Üstat bunları ve “Kerkük havalarını” şuradan, buradan eşhas ve erbabı ağzından derleyip kâğıda geçmiştir. Ama nasıl? Tam ilmi bir metot ile. Muteber ve mutaraf akademik ölçülere uygun olarak. Vaktiyle elime iki nüsha (Kervan) dergisi idi galiba, böyle bir şey geçmiş. Sonraları evden eve göçerken, eski tabirle nakil hane ederken, birçok gazete ve dergi ile kayıp oldu. İçerisinde gayet güzel, horyat ve mâni üzerine bir etüt ani (dirasat) vardı. Çok değerli bir yazı i doğrusu. Buna çok yanmış, teessüf etmiştim. Ama üstadın çıkınca, bir de baktım ki, hiç de onu aratmıyor. Hatta geride bırakıyor desem hiç de mübalağa etmiş olmam muhakkak. Çünkü daha mufassal, daha detaylı veriyor Geçen aylarda, (Kerkük şairlerinin) dördüncü ve beşinci ciltleri, çıkınca, kendimi tutmayıp hemen kaleme sarılarak, bir şeyler karalayıp, (Yurt) gazetesine gönderdim. Daha çıkmadı. Son olarak, aziz Ata Terzibaşı, üstadımızın çok kuvvetli bir makale yazarı olduğunu Arapça yazarken, birinci sınıf bir kâtip olduğunu kaydetmek yerinde olur.
İşte benim bildiğim kadarıyla üstat Ata Terzibaşı…