Aydın Kerkük
Kerkük Matbuat Tarihi Yazan Avukat:
Ata Terzibaşı
Terzibaşı hakkında bir şeyler yazmak çok zordur. Çünkü o birçok bilgi dalında en görkemli uzmanlardan sayılır. O dilcidir, folklorcudur, edebiyatçıdır, Fuzuli şünastır, araştırıcıdır, gazetecidir eleştiricidir ve hukukçudur. Biz bu yazımızda son günlerde Ata Terzibaşı’nın iki ciltlik “Kerkük Matbuat Tarihi” adlı eserinin basılışı dolayısıyla bu işi fırsat bilerek üstadın yalnız gazetecilik dalında çalışması hakkında bazı bilgileri aziz (Yurt) okuyucularına sumak istiyoruz. Ata Terzibaşı, daha genç denecek bir yaşta iken yani 22.11.1947 yılında Bağdat’ta çıkan (El Şura) gazetesinde ilk defa olarak (El Sahafa Indiana) başlıklı Arapça bir yazıyla gazetecilik hevesine kapılmıştır. Daha sonra Halep şehrinde çıkan ünlü (El Hadis) dergisinde çeşitli yazıları arasında (Fi Tarih El Rakaba Ala El Suhuf) başlıklı altında uzunca bir inceleme yazısı bu derginin 01.04.1951 tarihli sayısında yer almıştır. 1952 yılında (Kerkük) gazetesinin yazarlar kuruluna katilmiş. Alışılmamış bir tarzla bazı görkemli yazılar kaleme almıştır. Bu yazlar arasında eleştiri biyografi, folklor ve bazı edebi ve tarih konuları, Türkçe olarak sade bir dille neşretmiştir 1. Mayıs 1954 yılında ilk sayısı çıkan (Alsakafa Al hadise) dergisinin sorumlu müdürlüğünü yapmış ve bu dergide matbuat tarihi hakkında ve Kerkük petrol tarihi konulu ve başka yazları yer almıştır. Daha sonra, Şakir Ağa Hürmüzlü ile ortaklaşa haftalık (Afak) gazetesini çıkarmışlardır.
Gazetesinin dördüncü sayısından itibaren hem Türkçe hem de Arapça kısmının başyazarlığını üstlenmiştir. Gazetenin birkaç sayısı çıktıktan sonra mal durumu düzelmiş sayfalıktan on altı sayfaya hazırlar gazete sahibi “Gazete kar etmez” diye razı olmayınca ücretsiz olarak çalıştığı bu gazeteden ayrılmıştır. Bundan sonra gazete hasta bir halde çıkmaya devam etmiştir.
14 Temmuz 1958’de Cumhuriyet ilanından onuncu Avukat Hac Mehmet İzzet ile (Beşir) adlı haftalık Türkçe Arapça olarak bir gazete çıkarmışlardı. Gazetenin başyazılarını kaleme alan üstat Terzibaşı, en fazla yurtsal konulara ayırmıştır. Gazete halk gazete tarafından beğenilmiş ve baskı sayısı iki bin beş yüz nüshaya ulaşmıştır. Terzibaşı’nın ilk uğraşılar eden önceden kaydettiğimiz gibi Arapça yazılarıyla baslar. Henüz genç denilebilecek bir yaşta iken, (Mısır)’da o zamanlar Arapça yazıları çıkarmıştır.
Eser Hakkında Görüşüm
“Kerkük Matbuat tarihi” kitabı iki bölümden oluşarak, birinci kitapta su konulara yer verilmiştir. Giriş, önsöz, kaynaklar Irak’ta ilk matbaa ve gazete, Daha sonra Osmanlılar devrinde Kerkük’te matbaa ve matbuat, ikinci bolümde ise işgal devrinde Kerkük’te matbaa ve matbuat 23.08.1921 13.07.1958. Dördüncü bölüm ise cumhuriyet devrinde Kerkük’te matbaa ve matbuat 03.03.1958/14.07.1958, ve sonunda son söz yer almaktadır. Üstat Terzibaşı (Kerkük adli bu iki ciltlik son eserini yazarken uzun yılların tecrübesinden ve toplandığı kaynaklardan çok yararlanmıştır. Kitabin on sözünde üstat: bu alandaki çabalarımı daha doğrusu dergi ve gazetelerin sorumluluğuna katılma gücümü zoraki bir gazeteci sıfatıyla kültürümüzü tanıtıma ve yayma yoluna adamışımdır. Bu yolda birçok zorluk ve müşkülata katlanarak Kerkük matbuatı hakkında eksikleriyle birlikte araştırma ve incelemelerin temelin ilk kez yalnız kitaplardan demektedir. Matbuat Tarihi anladığımıza göre üstat Terzibaşı kitaplarını hazırlarken uzun ve yorucu cabalar harcayarak kaynaklarını elde etmiş ve sonra kendi görüşü, duyusu ve değerlendirmeleriyle kitaba vücuda getirmiştir Hepsi orijinal kaynaklar olarak üstat tarafından birinci kitabın onuncu sayfasında gösterilmiştir. Üstat Terzibaşı (Kerkük Matbuat) kitabini yazarken, yalnız bir müellif olmaktan başka gazetecilik isinde uzun tecrübelerden istifade etmiş bir tarihçi idi. Ona göre gazetenin yapıcı bir rolü ve çok nazik görevi vardır. Halkı aydınlatmakla toplumun gelişmesini sağlar ve böylece memleketin her alanda kalkınmasına ve ilerlemesine yardımcı olur. Dolaysıyla takdirle itiraf etmek yerinde olur ki, bu değerli eser, çok yorucu bir caba ve emek mahsulüdür.
Terzibaşı’nın Eserlerinde Hoş Bir Seda
Hoş seda kimi zaman güzel çizilmiş bir resimdir yanık bir gazel, ya da neşeli bir şarkı, içli bir hoyrattır. Hoş seda kimi zaman güzel bir heykeldir, şiirdir, öyküdür romandır. Kısacası, hoş seda bir sanattır ki yapanını ölümsüzleştirir. Bilgin ve araştırıcı olarak ad yapmış olan Terzibaşı, ustun yeteneği ve geniş bilgisi sayesinde çok parlak ve paha biçilmez eserler kazandırmıştır edebiyatımıza. Desenli ve planlı yazılarında okuyucularına güzeli ve gerçeği göstererek, onların ruhunu okşayarak, kalplerinin derinliklerinde gizli kalmış güzel ve iyi duyguları uyandırmaya çalışır. Hoş seda diye adlandırdığımız bu yazımızda Terzibaşı, sairlerin yaşamalar ile ilgili geniş bilgileri vermiş, hatta bazı kimselerle aralarında gecen güzel fıkralar atıfları bile usta kalem ile küçük hikâyeler seklinde kaleme almıştır. O hoş seda dediğim güzel hatırları Terzibaşı’nın eserlerinden toplayıp aziz Yurt okuyucularına aktarmakla sevinç duymaktayım. Çünkü o büyük adamların hayatları hakkında bir şeyler öğrenmemiz sebepsiz ve manasız olmaz onlar olmasaydı kültürümüzün ne sesi ne de nefesi kalırdı. O adamlar ki gündüz ve gece demeden çalışıp bizim için birçok şeyler bırakıp ve bizim için birer kandil yakıp bir hoş seda yarattılar.
Usta Çağırçı Molla Taha
Molla Taha Efendi, şahsen bana anlattığına göre o tarihte Bağdat’ta sözü edilen plak şirketi için kırk plak doldurduktan sonra kendisinden rast makamında okumasını istemişler. Ancak fazla yorulduğunu ileri sürerek “Bunu başka bir zamana almalarını istemiş. Orada Bağdatlı ses biri, şirket mamuruna seslenerek Kerkük okuyucular makamını bilmezler, bunu bize bırakın” yollu laflar söylemesi üzerine bu is bu sinirlenen Molla Taha ‘Bu makam da plağa doldurmağa gönderme başlamış bir ara çok yüksek ses tabakalarına çıkınca, ses alma cihazında bir tıkırtı duyulmuş ve alet duruvermiştir. Meğerse ses kaydeden elmas iğne sanatkârın güçlü kadim sesinin titreşimine dayanmayarak kırılmıştır. Nazir görülmemiş bu olay sebebine Molla Efendi’ye verdikleri ücretin bir miktarını iğnenin tavizi olarak kesmişlerdir. Aslında bu ve benzeri olayları şirket idaresi, plakların mektebin sarfiyatı için adeta birer reklam olarak halka anlatırdı, tahsil yayınları. (Kerkük Havaları -birinci cilt 1989-s,135)
Molla Sadık’tan Anılar
Yargılanmış birkaç günde bir bana uğrar. Yazıhanemde Kalplerde muayyen bir köşeye yaslanırdı. Yanımda çalıştırdığım Çok gen akrabalarımdan Namık, kendisine fazlaca hizmet eder. Sen onla saygı gösterirdi Bir gün molladan oturduğu yeri değiştirmesini rica etti ki, orasını kendinden önce yaşlı bakımdan Osman Tabllabaş’ın pek sevdiğini bu Bunun o yerin yomsuz (meşum) olduğunu anlattı. Bunun üzerine, hayatından usandığı halde ölümden de köşeye molla bir daha o yere yaslanmayarak başka bir dirsekleştirdi. (Kardeşlik sayı:5, 1967, s,18)
Şair Reşit Kazım Bayatlı’nın
Bastamlı Köyündeki Öğretmenlik Yılları:
Önce Tuzhurmatu bölgesine bağlı Bayat köylerinden Bastamlı günümüzde bucak merkezi iptidai mektebine muallim tayin edilmiştir. Burada yıllarca köylü çocuklarını okutup eğiterek, yetişmelerinde büyük fedakârlığa Bağdat’ta öğrendiği usullerle öğrencilerine iyi milli terbiye ve tahsil zevkini tattırmıştır. O zamanlar erine köylerde okula gitmeyi halk hiç benimsemiyordu. Hükümet mağa bu işi bazen zor kullanarak gerçekleştiriyordu. İşte Reşit ses Kazım bu hengâmede köylülerin evlatlarını mektebe iştir göndermek hususunda teşvik ederek iknaa çalışıyordu. Güçlü Çocuklarının mektebe gitmesinden hoşlanmayan yaşlı bir kadın bir defa elindeki sopasıyla köyün mektebine saldırarak “Hani bu Reşit Efendi, hardadı? Köyde çoban koymadı kassın! Hamını mektebe yığıştırdı, koyunlarımızı kim otladı?” Yollu yaygara koparmıştır. O hanımların mektebinden çıkarmak istediği çocuk, Reşit’in ısrarı ile tahsil yaparak, polis mesleğinde müdürlük vazifesine kadar yüklemiştir.
Gittiğin ne yazık bil ki hocam sen bize candın
Kalplerde atıştın ve damalardaki kandın
Çok genci yetirdin ona nur verdin ey üstat
Sen onlara bir remiz idin onlara şandın
Bir parça vatan aşkı idin önde yanardın
Ölmez biliriz bu vatanı, sen de vatandın