Avni Ömer Lütfüoğlu
Dünya’nın Böyle Bir Türk’e İhtiyacı Var
Bugün yeryüzüne hızlı bir göz atarsak, her köşesinde, savaş, zulüm, fakirlik, kasvet ve vahşet göreceğiz. Cav çavlı uygarlık perdesinin arkasında, yüksek insani değerlerden yoksun ve vahşi çıkarlar üzerinde kurulu kâbus gibi bir sahne bulacağız. İster istemez kendi medeniyetimizi hatırlayıp, insanlık adına bir hasret çekeriz. İrfan, akıl, adalet, hikmet, Allah korkusu ve insani eşitlik gibi değerlerle ayakta duracak bir medeniyetin meyvelerini yüzyıllarca beşeriyete sunmuşuz. Özellikle Selçuklu medeniyeti döneminden itibaren insanlığa hep kurtuluş, hak ve adalet sunmuşuz. Selçuklu budaklanıp Osmanlı filizlenince de medeniyetimizin erkanı sağlamlaşmaya devam etti, yeniden ve yüzyıllarca bilim, fikir, sanat, irfan, adalet yayabildik.
Osmanlı medeniyeti hakimiyeti döneminde, yüzyıldan fazla bir zaman, bütün dünya “Osmanlı Barışı” diye tanımlanan huzur ve sükûn devresi yaşamıştır. Bizim medeniyetimizin hakimiyet dönemi ile, çağımızdaki “Batı medeniyeti” nin dünyaya yaşattığı çileleri karşılaştırınız. Her taraf virane ve gözyaşı. Bunun için derim ki Dünya Türk’e muhtaç… Türk kendinden ve özünden bihaber. Selçuklu Melik Tuğrul Bey’le şahlanan ve yeniden Gazi Ertuğrul’la filizlenen ve yeşeren bu medeniyetin ulu gövdesinde, Irak Selçukluları temel unsurdur. Özetle mayası:1-İnsanca tevhit, 2-Ameldeihsan, 3-İdarede Adalet, 4-Hakikatta eşitlik. İşte dünya, bu temellere dayanan, özünü keşfeden Türk’e muhtaç.
Türk her zaman diriliş çekirdeğini özünde taşır. Düşüşe mahkûm olduğu an, içinde yükseliş ve uyanış dürtüsü çabalar. Önemli olan, Irak Türkleri, biz Türkmenler, ne kadar ve nasıl “Irak Selçukları” nın çabalarını yenileyebiliriz. Aslında kültürel ce coğrafi konumumuz” öze dönme ve yenileme” hareketine yeterli oranla katkıda bulunmamıza uygundur. Yardımcı olacak kültürel ve coğrafi konumumuzun unsurlarına değinmeyeceğim. Büyük Üstat Ata Terzibaşı Hocamız, fikriyle, duruşuyla, mücadelesiyle, sağlam fıtratıyla, bu düşüncelerin odak noktasında veya yol ayrımının başındadır. Çalışmaları ve mücadelesi örnektir. Taşıdığı değerleri uyanış ve diriliş nesillerine ana sütü gibi emzirmek lazımdır.
Üstadı anıt eserleri ile tanıtmak tekrar olur bence. Hocamızı taşıdığı değerlerle anmak isterim ve uyanışa katkı yönüyle nasıl odak yerde bulunduğunu okuyucunun zekâsı ve fıtratına bırakırım:
1-Hocamız çalışmalarında ve siyasi mücadelesinde hep “özü keşfetme” vardır. Irak Türklerinin öz kültüründe tartışılmaz kaynaktır. Bu konuda bilinmeyen uzman olarak, hakkıyla uluslararası şöhret kazanmıştır. Üstadın çalışmaları, Kerkük’ü ve Irak Türkmenlerini Türk dünyasının gönlüne yerleştirmiştir.
“Özü keşfetme” çalışmaları barlarını vermiş ve Kerkük’ü ener etmiştir. Ayrıca her zaman araştırmacıları “öze” yönlendirmiş, bu hususta yardımların esirgememiştir. Üstadın Irak Türkmen Kültürünün “özü” ne bağlılığı ve yönden eserler vermesi, kültürümüzün genel Türk Kültürü içinde önemini ortaya koymuştur. Bizim öz güvenimizi arttırmıştır. Hatta üstadımız, bazı konularda yol gösterici ve yönlendirici olduğu için, kıvanç medarımız olduğu gibi, kendimize güveni de pekiştirmiştir.
Fuzuli hakkında birçok gerçekleri gün ışığına çıkarması ve bazı eserlerini kitaplık raflarından alıp eller altına sermesi ve bunların kültür sahasındaki etkileri, öz kültürün işlenmesinin önemine örnektir. Üstadın genelde eserlerini Osmanlı harfleriyle yazması, öze bağlılığı bir örneğidir. Üstadın üstünlüğü, Osmanlı harfleriyle çok güzel sade bir Türkçe ve yüksek bir beyan üslubuyla yazmasıdır. Türk dünyası edebiyatçılar ve düşünürlerle bu müşterek harflerle fikir alış- verişinde bulunmuştur. Muhakkak ki Irak’ta Türkmen nesilleri de etkilenmiştir. Üstadı Terzibaşı, özün ve özelin nasıl sınırları aşıp, uluslararası olmanın bir örneğidir.
2- Üstadın örnek alınacak diğer bir hıslatı, maddi değerlere hiç ihtilaf etmemesidir. Gerçek bir “Bilim sofisidir”. Onun gözünde dünya bir “Hiç” tir. Baş odasında da güzel bir hatla yazıyor. Eserlerinin hiçbirinden maddi menfaat sağlanmamıştır. Böyle teklifte bulunana çok kızar. Genelde kitaplarını dar imkanlar içinde kendisi basar, Azim abidesi bir insandır. Tüm çalışmalarını kendi eliyle yazar, basımını da bizzat kendisi denetler.
3- Üstadın Türkmenlere yönelik çalışmaları sonucu, nesillere “öz güven” pekiştirmesi ve sağlamasıdır. Mücadele ruhunun güçlü olması de Irak Türklüğünün canlanmasına büyük etken olmuştur. Halkın damarlarındaki kurumuş kanlarına yeniden heyecan vermiştir. Bu da Milletin bakasına bir nabza olsa bile yardımcı olabilmiştir. Üstadın milli ruhu ve vicdanına katkısı hiç unutulmaz.
Gönül ister ki, Ata Terzibaşı hocanın hizmetinde bit kaç kabiliyeti genç kendisi adamış, olsun. Doksanlık bu çınarın kabulünü alıp, kendisine yardımcı olsunlar. Aynı zamanda kendileri de ilim ve irfan kazansınlar. Üstadın hıslatlarını örnek alıp, kendilerinde yaşatmış olsunlar. Kanımca bu hıslatlarla ve özellikle “öze dönüş” ve “öz güvenler” yeniden medeniyetimizin yapılanmasında, milli uyanış ve yürüyüşte hak ettiğimiz yeri alabiliriz. Hocamızın hıslatlarında, özverisinde ve öz düşüncesinde bir fikir hareketi, Türkün yeniden dimdik ayakta durmasına yardımcı olacaktır.
Sayın Hocam: aşağıdaki kırıntıları okursanız kızmayın bana. Gönülden sızan bir damla olduğu için hoş görün.
Kerkük’ün çok tepesi, ancak tek bir dağı var
Baba Gürgür gibi bir sönmeyen çırağı var
Doksan yıllık çınardır, yem- yeşil budağı var
Ne yazık yüreğinde, Kerkük’ün bin dağı var
Bak Kerkük tarihine, hanı, hanı otağı var
Fikir, zikir, evliya, ok-yayı, mızrağı var
Alperen fışkıran kurnası bucağı var
Gel bak şimdi halini gazel olmuş bağı var
İyi ki Kerkük’ümüzün sarsılmaz bu dağı var
Sönmeyen çırağı var yem yeşil budağı var