Hikmet Dizdaroğlu
Ata Terzibaşı ve Kerkük şairleri
Siyasal sınırlarımızın eşiğindeki ülkelerde yaşayan edebiyatları hakkında yazık ki hemen hemen hiçbir şey bilmiyoruz. Harf değişikliği, lehçe ayırımı, yayınların kolayca elde edilmeyişi gibi çeşitli etkenler doğruyor bu sonucu. Siyasal bağlantının kopuşu ya da zayıflayışı kültürel ilişkilerin istenilen ölçüde olmayışı, sınırlarımızın dışında kalmış soydaşlarımızın edebiyatlarını bilinmez konular arasına sokmuştur bizim için. Bu konudaki bölük pürçük bilgilerimiz bir rastlantının kazancı olmaktan öteye geçmiyor.
Bu yazımızda Irak Türklerinin ozanlardan söz açma olanağını bulmuşsak bu Kerkük’ün yetiştirdiği sonraki değerli araştırıcılardan Ata Terzibaşı’nın ilgisinden ötürüdür. Yayımladığı iki ciltlik (Kerkük şairleri) ni göndermeseydi ne bu ozanları tanıyacak ne de Kerkük Türklerinin edebiyatları hakkında bir fikir edinebilecektik asıl mesleği avukatlıktır. Fakat o aynı zamanda edebiyat alanında çalışan bir araştırıcıdır Yazıları değil yurdumuzda çeşitli dergilerde yayımlanmıştır. Nitekim biz Türk Dili Edebiyatı özel sayısındaki (Halk Şirinde Türler) başlıklı incelememizi hazırlarken Ata’nın mani türü bir şairlerinin ikinci cildindeki açıklamaya göre, yazarın bugüne dek sekiz eseri yayımlanma Kerkük ve Manileri (3cilt Kerkük Eskiler sözü, Arzu Kamber Kerkük şairleri (2 C Bu çizelge onun yoğun bir çalışma içinde olduğunu gösteren tanıklar sayılabilir Yazarın bildirdiğine göre, Irak’ta yetişmiş Türk soylu ozanlarla ilgili genel nitelikteki eseler çok değerlidir kaynaklar azdır. Ancak beş adını verebiliyor. Bunun için yazarın böylece kaynak kıtlığı sebebiyledir ki içine giriştiğimiz bu işin başarılması hususunda engeller ve katlandığımız zorluklar pek çetin olmuştur’ eline geçen yazma uzun yıllarını bu işe ayırmış dergi gazete ve basma eserleri divanları, antolojileri, değil, Türkiye’de elden geçirmiş, yalnız hemen eserleri İran’da ve başka yerlerde yayımlanan izlemiş, onlardan ayırımı cin (antoloji) terimini kullanıyor eseri ki doğrudur.
Bir yana sapmadan şairlerin) hayatlarını elden geldiği kadar bir yana geniş bir şekilde anlatmaya ve şiir nesirlerinden örnekler vermeğe çalışmıştır. Bunu ileride Irak Türkmen edebiyatı tarihini hazırlamak ve böylece umumi Türk edebiyatında sönük kalan bir bölümün bölük aydınlatması için yapmaktadır. Altı olarak tasarlanan dizide, divan şiiri bağlı olanlarla şairlerinin unutulmadığını söylüyor. Gerçi elimizdeki iki ciltte hiçbir halk şairinin adı geçmiyor. Demek bundan sinden sonraki ciltlerde karşılaşacağız onlarla. Sanırız ki yazarın çabasının en önemli yani bu olacaktır. Çünkü biraz sonra Kerkük değineceğimiz gibi, klasik şiir yolunda eser veren Kerküklü ozanlar içinde özgünlük gösterenlere rastlamadık. Hemen hepsi de Osmanlı divan şairlerinin bir kaç basmak altında kalan kişiler, ama Kerkük hoyratları hatırlanınca insan umuda kapılmaktan kendini alamıyor.
O, hoyratları yaratan halk sanatçıları elbette, divan Kerkük şiiri kopyacılarından daha içli daha (usta malı) ürünler verilmişlerdir.
Ozanları tanıtırken Ata Terzibaşı’nın izlediği yol Kerkük şöyledir: Önce yararlandığı kaynakları sıralıyor. Sonra 2 Cilt) ozanın yaşamını anlatıyor. Kısaca edebi kişiliğini belirtiyor Ardından da Şiilerinden örnekler veriyor. Her iki cildi bitirirken, sonunda şu gerçek ortaya çıkıyor ki bütün yük Terzibaşı omuzuna yüklenmiştir. Güvenilecek kaynaklardan yoksundur. Bu durum karşısında en başka yolu seçerek, varsa ozanların divanlarını ve eserlerin inceliyor. Türkiye’deki ve başka ülkelerdeki kitaplara başvuruyor. Ozanların yakınları, dostlar arkadaşları ve çokları ile görüşüyor. Eline ne geçirebilirse onlardan yararlanma fırsatını kaçırmıyor. Bu uğraşma ve Mebus didinmelerin sonucu olarak, en doğru bildikleri (bilgiler Kalan olmalı) ondan öğrenebiliyoruz. Sözünü ettiği ozanlar Rasih hakkında başlıca kaynak, yazarın kendi araştırmalarıdır. Bir başkası da konunun tümü üzerinde düşünmemiş edebiyat çalışmamış, uğraşmamıştır. Irak Türkleri de Türkiye Türkleri de bu yüzden Ata Terzibaşı’ya çok şey borçludur. Çalışmalar olmasaydı Irak Türk yaşam örnekle Onun özverileri, ozanlarını tanımayacak bilmeyecektik.
Ata Terzibaşı ön sözde de belirttiği gibi, en çok Şeyh F ozanların yaşamlarını geniş bir şekilde anlatmaya önem gerekse vermiştir. Eserin bir antoloji hazırlanması ve Irak’ta Türk edebiyatını yazacaklara kaynaklık etmesini düşünmesi böyle davranmasını etkilemiştir her halde. Bu halde bu davranışta haklı bulmak gerekiyor. Çünkü açıklamalarından anlıyoruz ki çok yakın zamanlarda Ozanlar yaşamış ozanlar hakkında bile ufak tefek ve tutarsız bilgi kırıntılarından başka bir şey yok ortada. Bu zorunluğu Türkleri gören yazar, öz çabalar ile tamamlamıştır eksiklikleri gücü İstanbul yettiğince elbette Daha fazlası da bekletmezdi zaten. Yazarın uyguladığı yöntemin övülecek bir yanı da doğru ya da yanlış belirtiyor da kimi zaman basmakta görenler onunla arkadaşlık edenlerin yanılgıya çok çeke düştüklerini görebiliyor. Bu niteliğinden ötürü de güvenle bakabiliyoruz. Kerkük her iki cildinde tanıtılıyor. Bunun on birinci, on ikisi de ikinci ciltte yer almıştır. Birinci ciltte bulunanlar: Nevres, Kasım’ı, Urfi, Saki Sabi (Ne oğlu), Kabil, Kabil’in oğulları, Zeynel Abidin Mail sıdık ikinci ciltte olanlar da Müfti, Lütfi Ali, Gulami, Salih, Faiz, Şeyh Rıza (Halis’in oğlu, Halisi (Se Rıza’nın oğlu) Rasih (Şeyh Rıza’nın damadı Ömer Öztürkmen (Rasih’in oğlu) ve Baha’dır. Bunlardan kısmının atalar Anadolu’dan gelip Kerkük’te yerleşen doğduğu halde Anadolu’ya göç etmiştir. Nitekim Kabil’in ataları Tokatlıdır. Oradan Kerkük’e gelmiştir. Ali (Mor Ali Baba) Kerkük’ten Sivas’a ve gitmiş orada yerleşerek Kadiri tarikatını kurmuştur. Oğlu (Gulami) burada Bir ara Osmanlı zanlar kalan milletvekilliği olan, ömrünün geri aridir yıllarını Türkiye’de geçiren ve İstanbul’da ölen Rasih’in oğlu da Türkiye’de doğmuştur. Babası gibi o da Türkiye politikaya atılmıştır. Dört yıldan beri milletvekilidir. Bir edebiyat tarihi olmadığı için yazar ozanların edebi Türk üzerinde çokça durmamıştır. Çünkü a yaşamlarını doğru biçimde tanıtmak ve eserlerinden örnekler vermektir. Bununla birlikte önemli saydığı şairlerin önem edebi kişiliklerini belirtmeyi ihmal etmemiştir. Nevres, Faiz Türk Şeyh Rıza, önemli saydığı ve kişiliklerini aydınlatma gereksemesini duyduğu ozanlardır.
Yirmi üç ozandan seçilen örnekleri okuduktan sonra yazarın Birinci Sınıf” dediklerinin bile bizim divan ozanlarının silik birer kopyacısı durumunda oldukları kanısına varıyoruz. Irak’ta ve Kerkük bölgesinde yaşayan Türklerin gerçek şiir yeteneğini yansıtmaktan uzaktırlar İstanbul’dan, yani şirinin merkezinden uzak bulunmaları ve gelişmiş bir kültür çevresi içinde yetişmemiş bulunmaları doğurmuştur bu sonucu. Yeteneklerini geliştiren bir l da ortamda yaşamış olsalardı bir kısmını daha ileri bir doğru basmakta görebilirdik. Kerküklü ozanlar içinde dikkati en ozan çok çekenler (Nevres) le (Şeyh Rıza’dır). Birincisi Osmanlı divan ozanı ve adaşı (Osman Nevres)’ten ayırt edilmek için (Nevres Kadim) diye de anılır. Şiirlerinde güçlü bir hava Nevres örneğini sürdürebilselerdi, daha başar ciltte Şeyh Rıza Talabani ise Kerkük’ün (Eşrafı sayılabilir. İki kez İstanbul’a gelen, Namık Kemal ve Ziya Paşa ile tanışan, Sadrazam Ali Paşa’nın teveccühünü kazanan Halis n Yusuf Kâmil Paşanın (Başnedim)i olan bu ele avuca biraz da dengesiz ozan hiciv alanında başa Ömer örnekler vermiştir Ata Terzibaşı, onu (süsleyici bir sanatkârdan fazla fıtri istidat ve sadece hiciv sahasında iştir mahsur kalan seyyal şiirleri ile umumi Türk şiirinde hiciv göç Şeyh Rıza’yı bu meydanin rakipsiz kalmış dev şairi saymaktadır. (Nefi)den üstün bulmaktadır Bizce yazar bu yargısında aşırılığa kaymıştır Bırakınız Nefii’yi Şeyh Rıza hicivlerinde Eşrefi bile geçmemiştir. Eşref’in şiirlerinde yalnız kabaca söküp sapmalar değil sanatta da vardır. Oysa yazarın da itiraf sim ettiği gibi Şeyh Rıza’nın hicivleri kaba, açık saçıyor ve terbiye kurallarına aykırıdır (Sayfa 134, C2), Şeyh Rıza’nın hicivleri ve bunların değeri hakkında bir fikir vermek için ve birkaç örneği aşağıya alıyoruz.
Görevinden alınan bir mutasarrıf için:
Azlolup Raif Efendi gidecektir kerete
Korkarım emvali avantayla yuta
Ey ahali ediniz malınızı istirdat
Ne vardır bu kadar mali yedirmek bu ite
Musul Valisi Müşir Arif Paşa Hakkında
Yaşı yüzden mütecaviz ne eder bir vali
Bek işte bundan bozulur memleketin ahvali
Mülkün ihyasına bir meyyiti eyler mamur
Aferin kuvveyi idrakine Babıali
Osmanlı divan şiiri yalnız Anadolu’da yetişen Türk şairlerini etkilememiştir. İmparatorluk Ce yerde geçerli olmuştur. Tuna’dan Azerbaycan, Irak, değin ülkelerde Türk soylu ozanlar, divan ozanlarımızı izleyicisi olmuşlardı Kerkük ozanları için de durum aynıdır. Yalnız bunlar en çok Fuzuli ve Nesiminin etkisinde kalmışlardır. Bunu olağan saymak gerekir. Çünkü bu iki ozan lehçe ve bakımından Azeri alanına oldukları için Kerküklü ozanlar bu etkiden kendilerini kurtaramamışlardır.